23 Haziran 2012 Cumartesi

Vampirle Röportaj! (Paul Wesley)

Geçtiğimiz Mart ayında Dzien Dobry TVN programının sunucularından Polonya'lı Kinga Rusin, Amerika'ya gitti. Vampir Günlükleri dizisinin Stefan Salvatore karakterine hayat veren Paul Wesley ile röportaj yapan Rusin, program sırasında Wesley ile yaptığı röportajın videosunu gösterdi. Rusin aynı zamanda DDTvn programına Paul Wesley'in büyük anne ve büyük babasını davet etti. Paul Wesley, onlarla en az haftada bir defa Skype'tan görüşüyormuş.

(Röportaj Lehçe-İngilizce karışımıydı. Çeviri bana aittir.)

(Fotoğrafları, onlara tıklayarak büyütebilirsiniz. Okuduktan sonra "beğendim/beğenmedim" diye oy vermeyi unutmayın.)

VAMPİRLE RÖPORTAJ;

Kinga : Pawel.
Paul : Evet.
Kinga : Pawel. (Gülüyor)
Paul : Kinga.
Kinga : Beni kandıramazsın çünkü Youtube’ta seninle Lehçe bir röportaj var.
Paul : Aha.
Kinga : Yani Lehçe konuşuyorsun.
Paul : Polonya’da iki hafta kaldım (Lehçe’de ikinin farklı söyleyişleri var, bu yüzden doğru söylediğinden emin olamıyor.) Polonya’da iki hafta kaldım ve her şeyi hatırlıyordum. Ama şimdi birkaç aydır Amerika’dayım ve her şeyi unuttum. Lehçe konuşmam gerekiyor. Sonra her şeyi hatırlamaya başlıyorum.
Kinga : Ama aksanın yok, harika konuşuyorsun.
Paul : Benim annem… Iı… (doğru kelimeyi bulmaya çalışıyor.) Benim annem…
Kinga : Tartışırdı. (Söylediği bu şey, zor bir kelimedir.) (Gülüyor)
Paul : Bunun ne demek olduğunu bilmiyorum. (Gülüyor.) Ama evet.
Kinga : Bekle, her şeyi baştan anlatmak zorundayız. Amerika’da doğdun.
Paul : Evet. Benim ablam, Polonya’da doğdu. Benim babam lisedeyken Amerika’ya geldi. Annem ve babam okulda tanıştılar. Bu böyle, okul aşkıydı. Benim babam buraya (Amerika’ya) okuldan sonra geldi ve o zaman doğdum. Çocukken her yaz, büyükannem ve büyükbabamlara gönderilirdik. (Gülüyor) Harika anılardı. Evde her zaman Lehçe konuşuyorduk. Bu aslında benim ilk dilimdi. Polonya kültürü her zaman benim kimliğimin bir parçasıydı.
Kinga : Film dünyasında hiçbir bağlantın, tanıdığın yoktu.
Paul : Evet.
Kinga : Oyuncu olma fikri nereden çıktı?
Paul : Ben ilkokuldayken, tiyatro etkinliklerinde görev almak zorundaydık. Bundan nefret ederdim. Bilirsin, Aman Tanrım, klasik diye düşünürdüm. Aniden bu hoşuma gitmeye başladı. Şansım vardı ki Manhattan’dan 25 dakika uzaklıktaydım. Trene binerdim, şehre giderdim ve oyunculuk atölyelerine giderdim. Hiçbir zaman bunun mesleğim olacağına karar vermemiştim. Sadece iş teklifi almaya başlamıştım ve düşündüm ki Bu işe yarıyor.
Kinga : Dizilerden ve bölümlerden başladın.
Paul : Evet, dizilerden başladım. Bu harikaydı. Her gün fotoğraflar ve sette çalışmalar.
Kinga : Ağır iş.
Paul : Çok ağır iş. Her gün, bir senoryo için fotoğraf gerçekleştirmek gerekiyordu. Bu harika bir eğitimdi. Bunu hiçbir okul vermez. Sonra, küçük roller verilmeye başlandı, birkaç pilot bölümde oynadım. Ama daha büyük bir başarı elde etmedi. Ve sonra vampirler ortaya çıktı.
Kinga : Bu vampirler sana nasıl rast geldiler?
Paul : Senaryoyu okudum.
Kinga : Ama görüşmeler de vardı?
Paul : Tabii ki. Bir sürü görüşme. Aslında çok ağır savaşmam gerekti. Bu hayatımda kazandığım en zor işti.
Kinga : Bu bir rolle çok ünlü olan bir oyuncu için çok tehlikeli. Dosyalanmış olunabilir.
Paul : Kesinlikle. Yeni meydan okumalar almaya çalışıyorum. Bir dizide 6 ya da 7 yıl kısılı kalmak o kadar kolay ki. Rutinlere girilebilir. Kariyerimi geliştirmeye çalışıyorum.
Kinga : Hala görüşmelere gidiyor musun?
Paul : Evet, tabii ki.
Kinga : Çok büyük bir popülarite kazandın. Peki, Polonya’ya geldiğinde insanlar seni tanıyor mu?
Paul : Şaşkına dönerdin. Buradan (Amerika’dan) daha çok! (Gülüyor)
Kinga : Gerçekten mi? (Gülüyor)
Paul : Bu inanılmaz. Bu her zaman inanılmaz eğlenceli oluyor. Ne zaman bir hiçbir şeyin ortasında olduğum zaman. Poznan’dan 40 km uzaklıktayken, büyükannem, büyükbabam ve eşimle iken, bir arazide küçük bir dükkana girdim. (Gülüyor) Ve orada olan bir kız, o kadar kararsızdı ki, Neden Stefan orada duruyor? O kadar daracık, iki kişilik bir yerde ve bir şey almak istiyor.
Kinga : Tabii ki Lehçe konuşuyordun?
Paul : Elbette, Lehçe konuşuyordum. Aklı o kadar karışıktı ki. Her hafta televizyonda izlediği o karakterin, onun yaşadığı küçük köyde neden Lehçe konuştuğunu anlayamıyordu. Herhalde halüsinasyon gördüğünü düşünmüştür. Bana İngilizce bir soru sordu ve ben Lehçe cevap verdim. Bunu çok normal bir şeymiş gibi yaptım. Neden bahsettiğimi biliyorsun. (Gülüyor)
Kinga : Onunla konuşmayı çok isterdim. (Gülüyor) Herhalde bu olaydan sonra onu hastaneye götürmüşlerdir.
Paul : Delirdiğini düşünmüştü.
Kinga : Ve sadece (oradan) çıktın?
Paul : Evet çıktım, arabama bindim ve gittim.
Kinga : Sana bu alyansı sormak istiyorum. Evlilik alyansı mı?
Paul : Evet. (Alyansını gösterir.) Ve bu yüzüğü de bana dedem verdi. (Sağ elinin parmağındaki yüzüğü gösterir.
Kinga : O nedir? (Üstündeki şekli sorar)




Paul : Hiçbir fikrim yok. Bu kadın ve erkeğin sembolü olabilir. Galiba Mongolya’dan geliyor. Onu her zaman takıyorum.
Kinga : Yanılmıyorsam Haziran’da ya da Temmuz’da otuz yaşını bitiyorsun.
Paul : Evet.
Kinga : Bu mümkün olabilir mi?
Paul : Kızlara söyleme! (Gülüyor)
Kinga : 20 yaşında gibi görünüyorsun.
Paul : Kızlara söyleme. Her zaman 18 yaşında gibi görünmeliyim. Vampirlerde olması gerektiği gibi.
Kinga : 30 olmak bir şey değiştirir mi, bunu düşünüyor musun?
Paul : Bir şekilde durulmayı düşünüyorum.
Kinga : Ne şekilde? Aile, çocuklar?
Paul : Hayır… Henüz değil. Tam olarak değil. Bu benim için biraz erken. (Gülüyor)
Kinga : Polonya’ya tekrardan ne zaman gelmeyi düşünüyorsun?
Paul : Aslında yazları gelirim. Arkadaşım Jan Kaczmar’ı tanıyorsun, onun festivalinin açılışını yapacağım. Orada jüri olacağım. Yani gelmeyi düşünüyorum, büyükannem ve büyükbabamlarla görüşmek, onunla (Jan'la) görüşmek…
Kinga : Söyleyecek bir şeyin yok.
Paul : Söyleyecek bir şeyim yok.
Kinga : Ama eğer Polonya’ya gelirsen…
Paul : Ama eğer Polonya’ya gelirsem…
Kinga : Biz sana öğretiriz. (Gülüyor)
Paul : Sen bana öğretirsin.
Kinga : Sana kesinlikle öğretirim. (Gülüyorlar) Tamam. (Elini uzatır)
Paul : Tamam. (El sıkışırlar) 


                                Paul Wesley'in büyük annesi ve büyük babası. Polonya'da yaşıyor ve Paul yazları onların yanına gidiyor. Onun dışında haftada en az bir defa Skype'tan görüşüyorlar.


Röportajın videosu : 





The Vampire Diaries Facebook sayfamız içiN TIKLAYIN!

Hiç yorum yok: